Tiroid kanseri nedir?

Tiroid kanseri tiroid bezinin fonksiyonlarını gören folikül denilen epitel hücrelerinden ya da parafolikül dediğimiz tiroid folikül hücrelerinin yanında yer alan diğer hücre tiplerinden çıkan kanserlerdir.

Tiroid kanseri en sık görülen endokrin bez kanseridir. Tüm kanserlerin %1 kadarını oluşturur. Kadınlarda, erkeklere göre daha fazla görülmektedir.

Tiroid kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak diğer kanser türleri gibi bir çok faktörün etkisinin rol oynadığı söylenebilir. Genetik (ailesel) olabileceği gibi, sıklıkla radyasyon veya diğer kanserojen maddelere maruz kalma etkenler arasında gösterilebilir.

Radyasyona maruz kalma tiroid kanserleri açısından son derece önemli bir etkendir. Çocukluk veya ergenlik çağında baş ve boyun bölgesine radyoterapi uygulanan hastalarda tiroid kanseri görülme olasılığı ise %30-50’dir.

 

Tiroid kanseri belirtileri nelerdir?

Tiroid kanseri diğer kanserlere nazaran genellikle belirti vermez. Tiroid bezinde nodül olarak ortaya çıkabilir. Tiroid kanseri tanısı çoğu kez, başka nedenlerle yapılan tetkikler sonrasında konur. Boyunda ortaya çıkan şişlik, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, nefes darlığı, ya da boyun yan taraflarında ortaya çıkan büyük lenf nodları belirtiler arasındadır.

 

Tiroid kanseri kimlerde görülür?

Tiroid kanseri her iki cinsiyette de görülebilir. Ancak kadınlarda daha sık rastlanır. Ülkemizde kadınlarda meme kanserinden sonra görülen en sık ikinci kanserdir.

 

Tiroid kanseri teşhisi nasıl konur?

Hastaların çoğunda tesadüfen saptanır. Farklı rahatsızlıklar nedeniyle hekime müracaat eden hastalarda yapılan tetkikler sonucunda tiroid nodülü saptanır. Bu nodülün biyopsi ile değerlendirilmesi sonucunda kanser tanısı konur. Tiroid kanseri hastalarının bir kısmı ise boyunda şişlik, nefes darlığı, yutma güçlüğü ya da ses kısıklığı şikayetleri ile müracaat ettiğinde yapılan incelemeler sonucunda kanser tanısı konur.

Tanı aşamalarındaki ilk adım fizik muayenedir. Boyunda beliren şişlik düzensiz kenarlı, sert, hareketsiz ise, ya da boyun yan taraflarındaki lenf bezleri bölgesinde sert ve büyük boyutlu lenf bezleri varsa kanserden şüphelenmek gerekir. Hastanın geçmiş hikayesi ve aile hikayesi sorgulanır. Eğer ailede tiroid kanseri olan bir birey varsa, hastanın kendisinde boyun bölgesine radyasyon maruziyeti varsa şüphe biraz daha artmaktadır.

İkinci adım tiroid ultrasonografisidir. Ultrasonografide nodül özelliklerine bakılır. Eğer bu inceleme sonucunda da kanser şüphesi devam ediyorsa üçüncü adıma geçilir ve biyopsi yapılır ve kanser tanısı konur.

 

Tiroid biyopsisi nasıl yapılır?

Tiroid bezindeki şüpheli nodüllerin tanısı biyopsi ile konmaktadır ve ince iğne aspirasyon biyopsisi adı verilen bir yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntem, herkesin bildiği enjektör iğnesi ile yapılmaktadır. Mutlaka ultrasonografi eşliğinde yapılmalıdır. Lokal anesteziye gerek duyulmaz. Genellikle ağrı hissedilmez. İğne ile şüpheli nodül içine girildikten sonra, iğne nodül içinde ileri geri oynatılarak mümkün olduğunca çok sayıda hücre alınmaya çalışılır. Yaklaşık 2-3 dakika süren bir işlemdir. Eğer ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılan bir nodülde tiroid kanseri olsa bile biyopsi sonucu tiroid kanserinin yayılması görülmemiştir.

 

Tiroid kanserinin türleri nelerdir?

Tiroid kanserleri başlıca 3 tipte incelenir:

  • İyi diferansiye (farklılaşmış) kanserler
    • Papiller tiroid kanseri
    • Foliküller tiroid kanseri
    • Hurthle hücreli kanser
  • Medüller tiroid kanseri
  • Anaplastik tiroid kanseri

Tiroid kanserleri arasında en sık görülen papiller tipte olan tiroid kanseridir. Seyri oldukça iyi olan bir kanser tipidir. Özellikle 40 yaşın altında, kadınlarda, çapı 4 cm’nin altında olduğunda ve tiroid bezinin dışına taşmamış ise tedaviden elde edilen sonuç çok iyidir (20 yıllık ortalama hayatta kalım %90’ın üzerindedir).

Tiroid kanserlerinin %90-95’i folliküler hücrelerden köken alan iyi diferansiye tümörlerdir. Bu gruba papiller, foliküler ve hürthle hücreli kanserler girmektedir.

Medüller tiroid kanseri ise tiroid kanserlerinin %6’sını oluşturur (bunların %20–30’u ailesel MEN Tip 2A ve 2B olgulardır).

Anaplastik kanser ise nadir görülür, ancak çok agresif bir formudur.

 

Tiroid kanseri diğer kanser türleri kadar ürkütücü müdür?

Diğer kanser türleri kadar öldürücü olmamakla birlikte, bazı tiroid kanseri türleri oldukça agresif klinik seyir gösterebilir. Dört tip tiroid kanseri vardır. Tiroid folikül hücrelerinden çıkan iyi farklılaşmış tiroid kanserleri tüm tiroid kanser türleri içinde takriben %85-90’ını oluşturur ki, bu tip tiroid kanserleri yaşam kalitesi ve yaşam süresi bakımından hastaları olumsuz etkilemezler.

Ancak diğer iki tipini anaplastik kanser dediğimiz oldukça agresif seyreden tiroid kanserleri ile parafoliküler hücrelerden gelişen medüller tip kanserler oluşturur. Klinik açıdan bu tip kanserleri diğer tiroid kanseri türlerinden hariç tutmak gerekir. Medüller tiroid kanserleri ile anaplastik kanserlerin seyri birbirine benzerdir, ancak iyi farklılaşmış tiroid kanserleri ile karşılaştırıldığında kanserin nüksü daha fazladır, metastaz (uzak organ yayılımı) riski daha yüksektir ve yaşam süresi daha kısadır.

Papiller ve foliküler tip kanserler her yaş grubunda görülen kanserlerdir. Bu tip kanserlerde erken tanının hasta yaşam süresine çok olumlu etkisi vardır. Bunun anlamı tiroidin iyi farklılaşmış kanserlerinde erken tanı ve tedavinin zamanında uygulanması sonucunda hasta yaşamını büyük ihtimalle tiroid kanseri nedeniyle kaybetmeyecektir.

 

Tiroid kanserinde boyun lenf bezlerinin durumu önemli midir?

Evet çok önemlidir. Tiroid kanseri saptanan hastada mutlaka boyun her iki tarafındaki lenf bezleri kontrol edilmelidir. Bu kontrol hem fizik muayene ile hem de boyun ultrasonografisi ile olur. Bu kontrol sonucunda boyun bölgesindeki lenf bezlerinde şüpheli bir durum varsa biyopsi yapılır. Biyopsi yöntemi, tiroid nodülüne yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi tekniğiyle aynıdır. Bu biyopsi sonucunda kanser yayılımı saptanırsa ameliyat sırasında bu lenf bezleri de çıkartılmalıdır.

 

Tiroid kanserinin tedavisi nasıl yapılır?

Tiroid kanserinin birincil tedavisi cerrahidir. Kanserin boyutu, tiroid bezi içindeki yaygınlığı, etraf dokulara yayılım durumu, boyun lenf bezlerine yayılım durumu, hastanın yaşı, risk faktörleri gibi kriterler değerlendirilerek cerrahinin genişliğine karar verilir.

Tiroid bezinin tamamı (total tiroidektomi) ya da sadece bir tarafı (lobektomi) ameliyatla çıkartılır. Eğer boyun lenf bezlerinde kanser yayılımı saptandıysa, o durumda o bölgelerde ameliyatla çıkarılır.

Ameliyat sonrasında patolojik inceleme için gönderilen tiroid dokusu ve eğer varsa lenf bezlerinin analiz sonucu beklenir. Bu inceleme sonucuna göre hastaya radyoaktif iyot tedavisi (atom tedavisi) verilip verilmeyeceğinin kararı verilir.  Bu tedavinin verilebilmesi için tiroid bezinin tamamen alınmış olması gereklidir.

Radyoaktif iyot tedavisinin amacı, tiroid kanseri cerrahisi sonrasında vücudun herhangi bir bölgesinde gözle görülmeyen tümör dokularını ve odaklarını yok etmektir.

Radyoaktif iyot tedavisi, Nükleer Tıp Ünitelerinde yapılmaktadır. Ameliyattan yaklaşık 4-5 hafta sonra uygulanır. Bu süre içinde hastaya tiroid hormon ilaçları verilmez ve TSH değerinin belli bir düzey üzerine çıkması beklenir. Bu süre içinde hastaya iyottan fakir diyet verilir. Böyle bir hazırlık sürecini takiben hasta tedavi günü sabahı gelir ve kurşun kaplı radyasyon geçirmeyen özel odalara yerleştirilir ve tedavisi verilir. Hasta en az 24 saat bu odada kalır. Dışarı ile teması kesinlikle yasaktır. 24 saat dolduktan sonra hastaya bazı tetkikler yapılarak vücut radyasyon miktarı ölçülür ve kabul edilebilir düzeye gerilediyse hasta taburcu edilir. Aksi durumda hasta bir gün daha hastanede misafir edilir.

Tiroid kanseri tedavisindeki üçüncü adım tiroid hormon ilaçlarının verilmesidir. Hasta radyoaktif iyot tedavisini aldıktan sonra ilaçlar uygun dozda başlanır ve hekimin uygun göreceği aralıklarla hasta kontrole çağrılarak ilaç dozunun yeterli olup olmadığı takip edilir. Bu kontrolleri ya Endokrinoloji uzmanı ya da Endokrin Cerrahisi uzmanı yapar.