Lenfödem (Kol Şişmesi)Lenf süt renginde bir sıvıdır ve beyaz kan hücreleri içermektedir. Bu hücreler enfeksiyonlarla mücadele ederler.

Lenf damarları, kan damarları gibi, tüm vücutta yaygın olarak bulunur. Bu damarlar lenf sıvısını, hücreleri ve diğer materyalleri taşırlar.

Doku ve organlardaki lenf, lenf damarlarına boşalır ve bu damarlar yoluyla lenf bezlerine taşınarak filtre edilirler.

Lenf bezleri vücudumuzun farklı bölgelerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Bu bölgelerden biri de memeye en yakın olan koltuk altı bölgesidir.

Meme kanseri cerrahisinde (mastektomi veya meme koruyucu cerrahi) koltuk altındaki bazı lenf bezleri (aksiller lenf bezleri) çıkartılabilir ve kanser hücresi varlığı açısından incelenebilir.

Meme kanseri cerrahisi sırasında koltuk altı lenf bezlerinin tümü ya da birkaçı çıkartıldığında veya radyoterapi tedavisi sonrasında, bazı lenf damarları tıkanabilir. Bu tıkanma lenf sıvısının o damar içerisindeki akımını bozacaktır.

Lenf ödem, lenf sıvısının kolda birikmesine verilen isimdir ve hastaların kolunda ödem (şişlik) oluşur. Lenf ödem, hangi koltuk altı ameliyat edilmişse o kolda oluşur. Ödem çok hafif ve belli belirsiz olabileceği gibi, kolu iki üç kat büyütebilecek boyuta da ulaşabilir.

Ciddi olgularda, lenf ödem ağrıya ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Aynı zamanda, hastalarda da üzüntü ve sıkıntıya yol açar.

Lenf ödem, koltuk altı cerrahisi geçirenlerde veya radyoterapi gören hastalarda görülmektedir. Ancak neden bazı hastalarda lenf ödem geliştiği, bazılarında gelişmediği konusu net olarak açıklığa kavuşturulamamıştır.

 

Lenfödem (Kol Şişmesi) Riski artıran faktörler arasında;

  • Koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması (ne kadar fazla lenf bezi çıkarılırsa, risk o kadar artmaktadır).
  • Koltuk altı bölgesine radyoterapi uygulanması.
  • Koltuk altındaki lenf bezlerinin büyük kısmına tümör hücrelerinin yayılmış olması.
  • Meme kanseri cerrahi sonrasında enfeksiyon olması.
  • Aşırı kilolu ya da obez olmak bulunmaktadır.

Meme kanseri cerrahisi sonrası, protez ile ya da hastanın kendi dokusu ile rekonstrüksiyon yapılması lenf ödem riskini artırmaz.

Geçmiş zamanlarda meme kanseri saptanan her hastanın koltuk altı lenf bezlerinin tamamı ameliyatla alınırdı. Bu işlem lenf ödem riskini ciddi anlamda artırırdı. Bu nedenle lenf ödem sık görülen bir durumdu. Günümüzde teknolojinin ve yeni yöntemlerin gelişmesiyle daha sınırlı sayıda lenf bezi çıkarılmakta ve lenf ödem riski düşük düzeyde tutulabilmektedir.

Sentinel lenf bezi biyopsisi adı verilen yaklaşım, koltuk altındaki birkaç lenf bezinin mavi boya ve radyoaktif madde kullanılarak örneklenmesi esasına dayalı bir yöntemdir. Bu yaklaşım koltuk altı bölgesinin gereksiz yere tamamen temizlenmesini engellemekte ve hastaları lenf ödem riskinden korumaktadır.

Lenf ödem, meme cerrahisi sonrası ilk 3 yıl içinde görülebilir. Ancak daha sonraki yıllarda da görülme ihtimali vardır. Ameliyattan kısa süre sonra aynı taraf kolda ortaya çıkan şişme lenf ödem değildir. Eğer böyle bir şişme olursa kısa süre içinde kaybolacaktır. Bu durum çoğunlukla hastanın o kolunu, ameliyat bölgesine zarar vermemek düşüncesiyle veya çok ağrı hissetme korkusu nedeni ile, hareket ettirmemesi sonucu oluşur.

Lenf ödemin kesin tedavisi yoktur. Ancak, eğer erken dönemde saptanabilirse, yapılacak bazı uygulamalar ile belirti ve bulgular gerileyebilir veya durumun ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Belirti ve bulgular arasında;

  • Kolda veya elde şişme (saat veya yüzüğün dar gelmesi)
  • Kolda veya elde gerginlik ve ağırlık hissi olması
  • Kol veya el cildinde kalınlaşma
  • Kolda veya elde ağrı veya kızarıklık

Lenf ödem tedavisinde dekompresyon adı verilen bir yöntem uygulanır. Bu yaklaşımda şişlik azaltılmaya çalışılırken, enfeksiyon riski de kontrol altında tutulmaya çalışılır. Bu tedavi aşağıdaki adımları içermektedir;

  • Cilt ve tırnak bakımı
  • Kompresyon bandajları (kol etrafına basınç uygular ve lenf sıvısının koldan akışını hızlandırır)
  • Egzersiz (Yumruk açıp kapama)
  • Manuel lenfatik drenaj (özel bir masaj tipi)
  • Fizik tedavi

Bu tedavi genellikle 4-6 hafta boyunca 15-30 seans şeklinde uygulanır. Daha sonra hasta kendi kendine önerilen egzersizleri yapmaya devam eder. Bu dönemde hastaların eğer kilo fazlaları varsa zayıflamaları son derece önemlidir.

Geçmiş dönemde, meme kanseri cerrahisi sonrası egzersiz yapılmasının lenf ödem riskini artırdığını ya da lenf ödem olan hastada belirti ve bulguları kötüleştirdiğine inanılırdı. Ancak, günümüzde meme kanseri cerrahisi sonrasında kol hareketlerinin lenf ödem riskini artırmadığını, aksine şikayetleri azalttığını biliyoruz.

Lenf ödemden korunmak için kanıtlanmış bir yöntem olmamakla birlikte, sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olmak, lenf ödem riski ile karşılaşma ihtimalini biliyor olmak, bu konuda farkındalığı üst düzeyde tutmak, belirti ve bulguları erken dönemde anlayabilmek ve kol ve elde yaralanma ve enfeksiyon riskini azaltabilmek son derece önemlidir.

Koltuk altı lenf bezleri cerrahi olarak tamamen temizlenmiş hastalarda lenf ödem riski olduğundan, hastalara o taraf kol ve ellerinin korunması için bazı önerilerde bulunuruz. Bunlar;

  • Aynı taraf kol veya elde enfeksiyon gelişirse zaman kaybedilmeden tedavi edilmelidir.
  • Ev veya bahçe işleri ile uğraşırken mutlaka eldiven giyilmelidir.
  • Kol ve el cildi temiz ve nemli tutulmalıdır (nemlendirici kremler kullanılmalıdır).
  • Eğer mümkünse aynı taraf koldan kan alınmamalı, enjeksiyon yapılmamalı veya tansiyon ölçülmemelidir.
  • Aynı taraf kolu ve eli güneş yanıklarından korumak gerekir. Ayrıca, sauna ve sıcak banyolar gibi aşırı sıcağa maruz bırakılmamalıdır. Dövme yapılmamalıdır. Solaryum gibi ortamlarda bronzlaşma yapılmamalıdır.
  • Tırnak etrafındaki deriler kesilmemelidir. Özellikle banyo sonrasında deri yumuşak haldeyken ince bir çubukla geriye doğru itilmelidir
  • Böcek veya sinek ısırıklarına karşı önlem alınmalıdır.
  • Aynı taraf kol ve el kaza ve yaralanmalardan korunmalıdır.

Uçak yolculuğu veya uçuş süresi lenf ödem riskini arttırmaz. Ancak, eğer uçak yolculuğu süresi uzun olacaksa, kola basınçlı eldiven giymek ve uçuş süresi boyunca aralıklarla masaj uygulamak uygun olacaktır.